Olimpos ve Adrasan Koyu
Merhaba , bir gezi yazısıyla güne başlayalım. Aslında bu yazıyı yazsam mı yazmasam mı tereddüt ettim Adrasan Koyu’ nun fazla keşfedilmemesi için. Adana dönüşü arkadaşla uğradığımız ve bir gece kaldığımız Olimpos ve hemen yanıbaşındaki Adrasan Koyu adeta beni büyüledi. Ülkemizdeki güzellikleri bu kadar geç keşfetmek kendi adıma üzücü. İş güç hayat mücadelesinden çevremizdeki güzellikleri ıskalıyoruz çoğunlukla.
Kısa bir hayat girişinden sonra gelelim Olimpos ve Adrasan Koyu’ na. Antalya’ ya 100 km mesafede ama yaklaşık 2 saat sürüyor virajlı yollardan hızlı gidemiyorsunuz. Ama acelemiz yok nasıl olsa değil mi? Zaten yollar bildiğiniz örümcek ağı gibi radar ağı olmuş 80 den fazla hıza çıkamıyorsunuz 🙂 Neyse bu ayrı bir yazı konusu . Olimpos adına aşina idim ama nasıl bir yer olduğu hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Muhteşem bir doğa karşıladı bizi. Yeşillikler içinde ve hiç yüksek bir bina yok ne güzel. Hoteller buraya girememiş aman girmesin zaten. Doğa tutkunları için biçilmiş kaftan. Kaldığım kısa süre içinde öğrendiğim kadarıyla trekking, çadır kampları yapılabilen bir bölge. Ve o da ne. Instagramda agzımın suyu aka aka resimlerine baktığım Adrasan 5km tabelası!
Konaklama için dediğim gibi pansiyonlar mevcut sadece. İrili ufaklı birçok pansiyon var. Biz yoldayken Forsquare’den biraz araştırdıktan sonra İnci Pansiyon ile iletişime geçtik. Pansiyon sahibi Gamze Hanım gerçekten çok ilgilendi ve başka yeri aramaya gerek kalmadan direkt oraya gittik ve aynı ilgi alaka ile bizleri misafir etti çok memnun kaldık. Herkese de tavsiye edebilirim. Orada kalan insanlar bile sanki seçilmiş insanlar gibi herkes cana yakın, herkes günaydın diyor sabah birbirine, akşam oturup muhabbbet ediyorlar filan . Sıcak bir ortam var dolaysıyla da bu da insanları ister istemez o ortama çekiyor. Pansiyonda bungalov dediğimiz ağaç evler ve normal odalar da var. Biz herhangi bir haşere olayına karşı neme lazım diyip normal odada kaldık 🙂 odanın ortasından kocaman gövesi olan bir ağaç geçtiğini düşünün harika bir şey.
Ağaçların üstüne yapılan çardaklarda demliğinizi de alıp çayınızı orda içebilirsiniz , hatta gece orada yatabilirsiniz ama horluyorsanız etrafa rahatsızlık verme olasılığınız var 🙂 Kişi başı 50 tl ye konakladık kahvaltı dahil.
Konaklama ve pansiyon kısmı bu şekilde. Arabaya atladığımız gibi bekle bizi Adrasan dedik ve kısa bir yolculuktan sonra Adrasan Koyu’ndaydık. İnanılmaz, muhteşem bir deniz , muhteşem bir koy. Şimdi buralara resim koyup da sayfayı ağırlaştırmak istemiyorum , girin bakın googledan adrasan yazıp . 5 yıldızlı otellerde kalınan zamana, harcanan paraya yazık diyorsun burada. Tabii tercih meselesi ama biraz düşününce doğru yolun bu olduğunu göreceksiniz. Şimdiye kadar girdiğim en güzel deniz idi. Masmavi, tertemiz . Zaten mavi bayraklı. Eylül ayında gittiğimiz için mi yoksa fazla keşfedilmediği için mi bilmiyorum güzel bir sakinlik vardı. Plajda bangır bangır bağıran bir müzik yok. Müzik dinlemek istersem takarım kulaklığımı dinlerim. Tam kafa dinlemelik bir yer. Burada bir hafta kaldıktan sonra insanın vücudunun beyninin yenileneceğinden eminim. Plajda şezlonglar var gidip havlumuzu attık yaklaşık bir saat sonra bir belediye görevlisi aynı isparkçılar gibi elinde bir cihazla geldi. Adam başı 5 tl şezlong ücreti verdik (eriklide 30 tl istemişlerdi) . Rahatsız edici bir ücret değil kesinlikle.
Güç bela ayrılabildik, inanılmaz güzel bir yer .İnsanın herşeyi bırakıp buraya yerleşesi geliyor demedi demeyin.Buradan istanbula dönmek tam bir ızdırap . Seneye mutlaka daha uzun süre gitmek istiyorum . Hayvan sevmeyen , haşereden aşırı korkan kişilerin gideceği bir yer değil. Ne diyelim artık bekle bizi Olimpos bekle bizi Adrasan seneye görüşmek üzere…