LVIV’DE NEREDE NE YENİR NE İÇİLİR? sorusuna cevaben tecrübelerimizi paylaşalım bu yazımızda da.
Türk mutfağı gibi zengin bir mutfağımız var burası bir gerçek. Kahvaltısından tutun da kebaplarına çorbalarına tatlılarına kadar harikulade lezzetlere sahibiz ve bununla da paralel olarak göbeklerimiz de bulunmakta çoğumuzun:) Yani bu kadar güzel lezzetlere sahip olup fit olmak yanlızca düzenli spor yapanlarda oluyor. Öbür türlü kilo almamak mümkün değil. Yurt dışındaki kahvaltıları ve yemekleri gördükçe yemeklerimizi tatlarımızın kıymetini daha iyi anlıyoruz.
Bu yazı bir gurme yazısı değil sadece Ukrayna Lviv’de yediğim yemeklerden bahsedeceğim kısaca. 3 günlük süre içinde zaten bir gurme gibi ahkam kesmek bu işi hakkıyla yapanlara haksızlık olur 🙂 Genel olarak çoğu kişinin gittiği yerler hakkında kendi yorumlarımla yazıya devam ediyorum.
İlk olarak Lviv denince veya Ukrayna denilince akıla gelen oldukça ucuz olduğu idi.Son zamanlarda yaşanan ekonomik olumsuzlular paramızın değerini uluslararası alanda oldukça düşürdü. Yazı yazıldığı gün itibariyle 1 tl 3,97 grivna değerinde işlem görüyor.Bu geçen sene 1 e 7 idi daha önceden 1’e 12 civarındaydı. Yani artık o meşhur ucuzluğu kalmadı. Kısa bir kur bilgisinden sonra ilk olarak gittiğimiz ve hemen hemen herkesin ilk olarak gittiği yemek mekanımız Meet and Justice yani türkçesi ile Et ve Adalet …
Meet and Justice , Türkiye’den gidenlerin çoğunluğunun söylediği üzere buranın Nusret’i diyebiliriz. Bir et ve steakhouse mekanı. Mekan işkence konsepti ile hizmet veriyor. Yani bir yandan yemeğinizi yerken bir anda sizi alıp bir kafesin içine koyup bu şov için hazırlanmış karanlık yere indirip çıkarıyorlar filan, ya da dış mekanda yine işkence yapmak için insan bağlanılan bir mekanizma var oraya da kendinizi bağlatıp kendinize sembolik olarak işkence yaptırıp güzel kareler çektirebilirsiniz.Hesap bir kütüğün üstünde geliyor ve bildiğimiz bir balta ile hesap adisyonunu kesiyorlar 🙂 Daha önceden izlediğim videolarda hesabı ödeyenin parmağını kütüğün üstüne koyduruyorlrdı ama sanırım bu uygulamayı kaldırmışlar belki bir kaza filan oldu bilemiyorum umarım öyle bir şey olmamıştır. İşin lezzet kısmına gelirsek , buraya gelirseniz mutlaka bir akşam yemeğinizi burada yemenizi öneririm. Yemek siparişi verirken no pig derseniz domuz eti istemediğinizi belirtmiş olursunuz.Etler bir harika burada desem abartmış olmam. İstanbulda’ da birçok yerde steak ve et yedim ama burası bir başka gerçekten de. Biz eti çok sevdiğimiz için iki akşam yemeğimizi buraya ayırdık . T-Bone , dana bonfile, madalyon, ve tavuk şiş gibi bir şey yedik. Hepsi de muazzam bir lezzette geldi. Bir de yanında kırmızı bir sos var onu da tavsiye ederim . Ayrıca patates söyleyebilirsiniz , fırında kabuğuyla pişirilmiş ufak patatesler var o da soslarıyla geliyor o da çok lezzetli. Bunun yanında içecek olarak siyah birayı tavsiye edebilirim. 500 fr. bir T-Bone’un fiyatı 360 grivna idi. Yani 4 e bölersek 90 tl ye tekabül ediyor. Düşünün bu bir zamanlar 10’a filan bölünüyordu 🙂 İşte asıl ucuzluk buydu aslında. Mekanda uçakta beraber geldiğiniz veya daha önce gelen birçok Türk insanına da rastlayacaksınız.
İkinci bir mekan ise bir Türk tarafından işletildiği söylenen На Мангал Steak House.
Burada da dana lokum yedim ve gerçekten bu da inanılmaz bir lezzete sahipti. Ayrıca mercimek çorbası da bulabilirsiniz burada. Mekan sade ve oldukça şık. Meet and Justice’deki gibi gürültülü bir ortam yok . Daha nezih bir yer olduğunu söyleyebilirim ama lezzet olarak ikisi de birbirinden lezzetli.
Peki akşam yemeğini hallettik, sabah ne yiyeceğiz ? Kahvaltı benim için önemli bir öğün, atladığım zaman bütün gün başağrısından kurtulamam. Burada da kahvaltı için birkaç deneyim sunacağım . Öncelikle Kruvasan. Benim görüşüm, Bosna Hersek’te Boşnak böreği ne ise burada da Kruvasan aynı yerde diyebilirim. İlk kahvaltımızı burada yaptık Lviv Croissant… Bildiğiniz kruvasanları unutun. Sıcak sıcak yeni pişmiş kruvasanızı onlarça çeşit arasından seçebilirsiniz. Tavuklu , çikolatalı, ton balıklı, çikolata muzlu, portakallı envayi çeşit var. Ben tercihimi çikolatalıdan yana kullandım ve inanılmaz bir lezzet dalgası anında her yerinize yayılıyor. Sıcacık , yumuşacık… Bak çok canım çekti şimdi 🙂 Çay tiryakisi iseniz Lviv’de sallama çay olarak en güzel çay tadına sahip çay burada ..Artık burada kendi damak tadınıza göre kurvasanınızı seçip kahvaltınızı yapabilirsiniz. Çikolatalı kruvasan 18 grivna gibi bir fiyata alabiliyorsunuz.
İkinci olarak yine Ukrayna kültüründen gidersek ЦУКОР/CUKOR da bayağı ünlü bir yer Lviv’de. Gittiğinizde zaten kalabalığından anlayacaksınız. Mekan ufak masa bulmak biraz zor ama eğer yemeği bitmiş sohbete oturan varsa sizin beklediğinizi görünce mutlaka kalkıyorlar , saygı üst düzeyde. Burada da birçok çeşit Ukrayna’ya özgü yemekler kahvaltılar var . Benim denediğim lezzet pankek oldu. Şimdiye kadar yediğim en lezzetli pankek, net. Böğürtlenli olanın hala tadı damağımda. Fiyatları şu an aklımda değil ama öyle aman aman fiyatlar yok . Buraya normal bir Türk kahvaltısından sonra bu pankekleri tatlı niyetine de gelebilirsiniz. E peki Türk kahvaltısını nerede bulacağız ? İki yer var ….
Belki daha çok yer vardır bilmiyorum ama çok da sanmıyorum. Şöyle güzel bir kahvaltı yapayım diyorsanız gideceğiniz ilk yer Glory Cafe. Genişçe bir kahvaltı tabağı geliyor domates , peynr,zeytin,salatalık ,reçel vs vs. Fiyatlar biraz pahalı geldi bana. 30 tl gibi bir rakam ödüyorsunuz 2 çay içinde ,daha çok içerseniz onlar ekstra oluyor . Bir barda çay da 5 tl ye içiyorsunuz.
Diğer gittiğimiz yer ise Food and Good adlı mekan. Burada da gayet güzel bir kahvaltı yaptık, ayrıca sucuklu yumurta, melemen gibi ekstra sıcakları da sipariş edebilirsiniz. Bunların fiyatı da 25 tl civarlarına denk geliyor. Bu mekanların hepsini google maps yardımıyla yürüyerek ulaşabiliyorsunuz. Şehirde genel olarak açık alanda bile wifi hizmeti var ama çok sağlıklı çalışmıyor normal olarak. Kalabalık grupsanız en azından bir kişi de internet olmasında fayda var.
Ana öğünleri genel olarak anlattım , bir de pizzacı var pizza celentino adında çok övüyorlar ancak ben tercih etmedim. Neden derseniz bir pizza ne kadar güzel olabilir ki? düşünncesi. He İtalya’ya gidince yerim anavatanında ama burada tercih etmek için bir sebeb göremedim etler daha ağır bastı 🙂 Bir iki de keyfi mekanlardan bahsedip yazıyı bitireceğim , ki acıkmaya başladım bu yemek yazısında:)
Rynok meydanının hemen bitişiğinde bulunan Bira Fabrikası adı Pravda, burada envai çeşit biraları deneyimleyebilirsiniz ama ben siyah birayı çok sevdim. Burada çeşit çeşit biralar var ve tam kaynağı biranın. Biradan girmişken o zaman alkollü içeceklerden devam edelim. Lviv’de en meşhur yerel içkilerden biri olan ve benim de tadını açok sevdiğim Drunken Cherry’de bulunan vişne likörü. Rynok meydanında bir dükkanları var içerisi ufak ama çok şık dekore edilmiş, zaten içede oturacak yer yok. Likörünüzü şişe veya bardak olarak alıp ( bir bardak 38 grivna) kapı önünde bulunan kokteyl masalarının önünde içiyorsunuz. İster soğuk ister sıcak olarak tüketiliyor ama ben sıcağını hiç içmedim.Şişe olarak alıp kaldığınız evde de içmeye devam edebilirsiniz elbette. Hediyelik kutularda da sevdiklerinize hediye olarak alabiliyorsunuz ben iki şişe aldım kendime çok da iyi etmişim 🙂 Mutlaka denemeniz gereken bir içecek olarak buraya not düşüyorum ve evet alkolden sonra ne gider , bir kahve içilir değil mi ? Buyrun devam ediyoruz o zaman..
Lviv coffee manifacture yine Rynok meydanında hatta en başında baş köşeye kurulmuş biçimde yer almaktadır. İlk girdiğinizde muazzam bir kahve kokusu bütün benliğinizi sarıyor hatta kahveyi seviyorsanız orada kendinizden bile geçebilirsiniz. Hemen önünüzde devasa birkahve kavurma makinesini görüyor olacaksınız. Bir sonraki bölümde hediyelik eşyalar bölümü , envai çeşit fincan ve kahve çeşitlerini burada bulabilirsiniz. Bu katta yine oturma yerleri cafe tarzında bulunmakta ama buranın asıl olayı merdivenlerden inip mahzen tarzı yerlerde karanlık bir ortamda kahvenizi içmek.Merdivenden aşağı inerken başınızı korumak için gerçek bir asker kaskı veriyorlar ve çıkarmamanız sizin için iyi çünkü bayağı alçak yerler var. Burada her türlü kahveyi içebilirsiniz, biz alkollüyü denedik ( alkol alkol diyip duruyorum alkolik değilim bu arada) 🙂 . Bir de kahvenin üstüne şeker koyup onu bir alev makinesiyle yakıp karamelize ediyorlar hem de gözünüzün önünde olduğu için size görsel bir şölen de yapmış oluyorlar. Burada garson alkollü kahve isteyince bize bişeyler tavsiye etti biz de he he dedik getir (nasıl olsa ucuz diyoruz ya öyle değil) bize el yapımı brendi getirdi ayrı bardaklarda, bunu kahvenin içine karıştırmayı ayrı ayrı için dedi . Brendiyi bir yudum içince off o nasıl bir yakmadır, benim diyen viskiden kat kat sert bir içki ile karşılaştık doğal olarak içemedik. Ve günün sonunda da kol gibi bir hesap ödedik neredeyse Meet and Jutice ‘de bir akşam yemeği kadar . O yüzden siparişinizi iyi verin bizim düştüğümüz tongaya düşmeyin derim 🙂
Evet genel olarak benim gittiğim yerler bu şekilde. TL nin dünyadaki değer kaybı sonrasında artık burası da bizim için ucuz değil. Umarım paramız kendini toplamaya başlar ve daha değerli bir hale gelir. Biz de yurtdışına gitmek için bin kere düşünmek zorunda kalmayız.. Çünkü gerçekten her seyahat birşey öğretiyor insana mutlaka.
Başka bir yazıda görüşmek üzere….
Şart oldu Lviv e gitmek gariiii:))